TUİK verilerine göre Türkiye’de 2018 yılında cinayet adını verdiğimiz silahlı saldırı neticesinde 2187 kişi hayatını kaybetmiş. Aynı TUİK verilerine göre sadece 2018 yılında 1.229.364 trafik kazası yaşanmış. Bu kazalarda 307.071 kişi yaralanırken, 6.675 kişi ise hayatını kaybetmiş. Bu verilerden de görüleceği üzere, Türkiye en çok trafik kazalarından can kaybediyor. Trafik kazaları sebebiyle bu kadar çok can kaybetmemizi terör olarak nitelendirenler de mevcut. Sonuç itibariyle gerek tedbirsizlik gerek eğitimsizlikten kaynaklanan bu ölümler, hukukumuzda da önemli sonuçlar doğuruyor. Olayın cezai boyutunu saymazsak, bu sonuçlardan en önemlisi de ölümlü trafik kazalarından doğan tazminat istemleridir.
Yaralamalı trafik kazalarından doğan tazminatlardan önceki makalemizde bahsetmiştik. Göz atmak için tıklayınız. Burada ise yaralamalı kazalardan farklı olan, tazminat isteminde bulunacak kişinin bizzat kazadan zarar gören / yaralanan değil, ölenin ardında kalanlar olmasıdır. Hukukumuzda ölenin “bakmakla yükümlü olduğu kişiler” olarak tanımlanan bu kişiler, kazaya kusuru ile sebep olan kişilerden, KTK hükümleri uyarınca kazada kusuru bulunan aracın sahibinden, bu aracın sigorta şirketinden ve aracın sigortası yoksa Güvence Hesabından “destekten yoksun kalma” adı altında maddi tazminat talebinde bulunabilirler. Bu dava kazada kusuru bulan kişilerle Sigorta Şirketlerine aynı anda açılabilir. Bundan sonrası için soru cevap şeklinde devam edelim.
1- Ölümlü trafik kazaları neticesinde kimler maddi tazminat isteminde bulunabilir?
- Ölenin eşi, çocukları, evlatlığı ile anne ve babası; özetle bakmakla yükümlü olduğu kişiler maddi tazminat isteminde bulunabilir. Veraset ilamı bu konuda size fikir verecektir.
2- Ölümlü trafik kazaları neticesinde manevi tazminat da istenebilir mi?
- Yukarıda sayılan aynı kişiler manevi tazminat isteminde de bulunabilir.
3- Trafik kazalarında tazminat miktarı nasıl hesaplanır?
- Maddi tazminat TRH – 2010 adı verilen yaşam tablosu çerçevesinde ölenin yaşı, mesleği ve aylık kazancı gibi hususlar dikkate alınarak hesaplanır. Manevi tazminat ise arkada kalanların yaşadığı acı ve üzüntünün telafisi olarak karşı tarafın da maddi gücü dikkate alınarak hesaplanacaktır. Bu hesaplama ancak alanında uzman bilirkişiler vasıtasıyla yapılabilir. Bu yüzden davalar avukatlar tarafından belirsiz alacak davası olarak açılır, bilirkişi raporları neticesinde talep artırılır ve istek ortaya çıkar.
4- “İş takipçileri” vasıtasıyla direkt sigorta şirketlerine başvurmak ya da Sigorta tahkim komisyonunda bu işi çözmek mantıklı mıdır?
- En büyük mağduriyetler bu noktada yaşanmaktadır. Sigorta tahkim komisyonuna başvuru her ne kadar etkin bir yol olsa da orada verilen kararların yargılama yolu açıktır. İş takipçilerinin bu kararları yargıya taşıma yetkileri ve bilgileri olmadığı için çoğu zaman hükmedilen düşük tazminatları kabul edip mağdurların telafisi olmayan zararlarla karşılaşmalarına sebep olurlar. Oldukça ince ve teknik usul işlemi barındıran bu tip tazminat davalarının kesinlikle alanında uzman bir avukat yardımı ile takip edilmesini öneririz. Unutmayın ki, sadece bir hakkınız var. O hakkı da para avcılarının elinde çarçur etmeyin.
TRAFİK KAZASI TAZMİNAT DAVALARINA HANGİ İZMİR AVUKATLARI BAKAR?
Bu konu bir ihtisas konusu değildir. Trafik kazalarından doğan tazminat davaları, hemen her avukatın baktığı sabit ve tipik dava türlerinden biridir. Dolayısıyla bu işin uzmanı ya da tavsiyesi olmaz. Genel anlamıyla İzmir’de HMK bilen, özel hukukla ilgilenen ve işini doğru / düzgün / disiplinli yapan her avukat ihtiyacınızı karşılayacaktır. Yani konusal olarak değil, görüştüğünüz avukatı genel olarak değerlendirmeniz yeterlidir.