İltisak ve irtibat nedeniyle ihraç davaları / İzmir Avukat

Bilindiği üzere 15 Temmuzda yaşanan hain darbe girişiminin ardından çok sayıda kamu görevlisi hakkında disiplin soruşturmaları başlatıldı. Soruşturma esnasında açığa alınan  bu şahısların çoğu hakkında ise ihraç işlemi uygulandı. Sürecin başından itibaren pek çok farklı kurum ve kuruluşlarca verilen ihraç kararlarını genel itibariyle üç kategoride toplamak ve bu kararlara karşı izlenebilecek hukuki yolları sınıflandırmak mümkün.

1- KHK İLE İHRAÇLAR, OHAL KOMİSYON KARARLARI VE BU KARARLARA KARŞI AÇILACAK DAVALAR.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL döneminde çıkarılan KHK’lar ile birçok kamu görevlisinin kamu ile ilişiği kesildi. Bu dönemde ilişiği kesilen kişilerin doğrudan doğruya İdare Mahkemelerinde iptal davaları açabilmesi ise engellendi. Bunun yerine Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kuruldu ve KHK ile ihraç edilen kişilerin asaleten ya da avukatları vasıtasıyla öncelikle bu komisyona başvurmaları dava şartı haline getirildi.

Olağanüstü Hal İnceleme Komisyonu (OHAL Komisyonu) kararlarına karşı ise dava açmak mümkün. İdare Hukukunun genel yetki kuralının aksine, OHAL Komisyon kararına karşı ise sadece Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabiliyor. Her ne kadar yetkisiz mahkemede açılan davanın da er ya da geç yetkili Ankara Mahkemelerine gönderileceği sabit olsa da, davacıların zaman kaybetmemeleri adına davanın doğru mahkemede açılması önem arz ediyor. Konuya özellikle İzmir’de fetöden ihraç işlemlerine bakan idari dava avukatları tarafından dikkat edilmelidir.

OHAL Komisyon kararlarına karşı dava açma süresi.

OHAL Komisyonunca verilen ret kararlarına karşı kararın ilgilisine tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde dava açılması gerekiyor. İşbu süre hak düşürücü süre olup sürenin geçmesi halinde açılan davalar usulden reddedilecektir. Dolayısıyla sürelere riayet etmek bu davalarda hayati önem arz etmektedir. Davada hasım olarak ise OHAL Komisyonu değil, davacının bağlı olduğu bakanlık gösterilmelidir.

2- ADLİ SORUŞTURMALAR NEDENİYLE BAŞLATILAN DİSİPLİN SORUŞTURMALARI NETİCESİNDE VERİLEN İHRAÇ KARARLARI.

OHAL döneminin sona ermesinin ardından KHK ile ihraçlar sona ermiş olup sonraki dönemde yapılan ihraç işlemleri ilgili kurum ve bakanlık kararlarıyla yapılmaya başlanmıştır. En çok karşılaşılan durum ise memurlar hakkında başlatılan adli soruşturmalar nedeniyle başlatılan disiplin soruşturmalarıdır.

Genel itibariyle şahıs hakkında adli soruşturmaya dek başlamış bir idari tahkikat / disiplin soruşturması bulunmaması halinde, uygulamada hakkında adli soruşturma başlatılan şahıslar hakkında başlangıç aşamasında Geçici Görevden Uzaklaştırma (GGU) kararı, şahıs hakkında iddianame düzenlenmesi halinde Açığa Alma kararı, şahsın adli soruşturmasının / kovuşturmasının sona ermesi halinde ise şahıs hakkında nihai karar (ihraç ya da göreve iade) verilmektedir. İdari tahkikat ile adli soruşturma arasında yaşanan bu sistematik herhangi bir yasal mevzuata dayanmamakta olup tamamen uygulamadaki tecrübelerimize göre aktarılmıştır.

Şahsın adli soruşturması neticesinde şahıs hakkında takipsizlik kararı verilmesi ya da hakkında dava açılan şahsın beraat etmesi, şahsın idari tahkikatının / disiplin soruşturmasının da doğrudan doğruya göreve iade olarak sonuçlanacağı anlamına gelmemektedir. Bilakis hakkındaki adli süreç takipsizlik (kovuşturmaya yer olmaması kararı) ya da beraatla sonuçlanmasına rağmen ihraç edilen çok sayıda memur vardır. Bu şekilde verilen ihraç kararlarında iltisak nedeni gösterilmekte olup iltisak kavramı aşağıda açıklanacaktır.

Hakkındaki adli soruşturma ister mahkumiyetle, ister beraatla ya da  takipsizlikle sonuçlansın; hakkında ihraç işlemi uygulanan kamu görevlisinin İzmir ya da yetkili diğer İdare Mahkemelerinde bizzat kendilerince ya da seçtikleri avukat vasıtasıyla göreve iade istemli iptal davası açma hakkı bulunmaktadır. Bu davalarda hasım olarak davacının bağlı bulunduğu bakanlık ve kurum birlikte gösterilir. Yetkili mahkeme ise davacının son görev yerinin olduğu yer mahkemesidir. (Örnek: Son görev yeri Foça DKK olan ve ihraç edilen bir asker, işbu davayı İzmir İdare Mahkemelerinde açmalıdır.) Dava açma süresi kararın tebliğinden itibaren 60 gündür.

3- ADLİ SORUŞTURMADAN BAĞIMSIZ OLARAK BAŞLATILAN DİSİPLİN SORUŞTURMASI NETİCESİNDE İHRAÇ KARARLARI

Yukarıda anlatılan durumun aksine, bazı memurlar hakkında adli soruşturmalardan bağımsız olarak idari tahkikat / disiplin soruşturmaları başlatılmaktadır. Hatta uygulamada çoğu zaman bu şahıslar hakkında öncelikle disiplin soruşturması başlatıldığı ve şahısların açığa alındığı, şahısların sonradan adli soruşturmalara konu oldukları ya da şahıslar hakkında hiçbir zaman adli soruşturma başlatılmadığı gözlemlenmektedir.

Hakkında adli soruşturma olmadan idari tahkikat başlatılan ve açığa alınan kişiler hakkında sonradan adli soruşturma başlatılsa bile; idari soruşturma adli soruşturma sona ermeden tamamlanıp şahıslar hakkında ihraç kararı verilebilmektedir. Bu şekilde ihraç edilen kişilerin de adli soruşturmanın akıbetini beklememesi, ihraç kararının tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde idari dava açmaları elzemdir. Aksi takdirde adli soruşturma neticesinde CMK m. 223/2-b uyarınca suçun işlenmediğinin sabit olduğundan beraat kararı verilse dahi idari dava açma süresi geçtiğinden, şahısların dava açma hakları ortadan kalkmakta, göreve dönmeleri imkansız hale gelmektedir.

İltisak ve irtibat nedeniyle ihraç kararları.

İLTİSAK KAVRAMI VE İLTİSAK / İRTİBAT NEDENİYLE KAMU GÖREVİNDEN UZAKLAŞTIRMA / İHRAÇ

İhraç gerekçelerinin büyük çoğunluğunda dayanak olarak “terör örgütü veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatının bulunması gösterilmektedir.

Öncelikle iltisak ve irtibat kavramlarını tanımlamakta yarar görüyorum. Anayasa Mahkemesi 14/11/2019 tarihinde E.2018/89 numaralı dosyada, 7069 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un iptali istenen kurallarının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal taleplerinin reddine karar vermiştir. İşbu kararın gerekçesinde ise iltisak ve irtibat kavramlarını tanımlamıştır. Anayasa Mahkemesinin en üst düzey yargı organımız olması sebebiyle işbu kavramları doğrudan doğruya Anayasa Mahkemesi tanımı ile açıklamayı doğru bulmaktayım.

Mahkemenin yukarıda atıfta bulunulan kararının gerekçesinde geçen tanım aşağıdaki gibidir:

Kurallarda geçen iltisaklı kavramı kavuşan, bitişen, birleşen; irtibatlı kavramı ise bağlantılı anlamına gelmektedir. Anılan kavramlar genel kavram niteliğinde olmakla birlikte bunların belirsiz ve öngörülemez nitelikte olduğu söylenemez. Bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamı yargı içtihatlarıyla belirlenebilecek durumdadır.

Mahkeme tanımından da anlaşılacağı üzere, iltisak ve irtibat için doğrudan doğruya suça konu bir eylem aranmamakta, bağlantının bulunması yeterli olmaktadır. Dolayısıyla şahıslar hakkında başlatılan adli soruşturmalar neticesinde dava açmaya ya da mahkumiyet tesis etmeye yeterli delil bulunmasa delil bulunmasa dahi iltisakın ya da irtibatın tespiti halinde şahıslar hakkında kamu görevinden uzaklaştırma / ihraç kararı verilebilmektedir.

İltisak nedeniyle ihraç davalarına bakan İzmir avukatlarına öneriler

Hakkında iltisak ya da irtibat nedeniyle ihraç işlemi uygulanan şahıslar hakkında başlatılan adli soruşturmaların takipsizlik ya da beraatla sonuçlanmasının başlı başına şahsın göreve dönmesi için yeterli olmadığının, salt bu delile dayanarak açılacak davaların reddedilme ihtimalinin yüksek olduğunun, adli soruşturmalarda her ne kadar mahkumiyete ya da dava açılmasına yeterli görülmese de bir takım delillerin yer aldığının ve bu deliller üzerinden tartışma yapılmasının uygun olacağını önermek zorundayız. İzmir‘de olsun ya da olmasın avukatların özellikle bu konuya dikkat etmeleri gerekmektedir. Zira ihraç işlemine konu olan hakkınızdaki lehe deliller değil, aleyhe delillerdir. Açılacak davada lehe olan ve davayı inceleyecek Mahkeme tarafından zaten bilinen lehe delillere büyük yer ve zaman ayırmak yerine Mahkemeyi aleyhe delilleri araştırmaya zorlamak gerekir. Aksi takdirde “davacının durumunun değerlendirilmesinde ve hükme esas alınabilecek nitelikte görülüp davacı ile ilgili ceza yargılamasında elde edilen deliller birlikte dikkate alındığında, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile en az irtibat derecesinde bağının olduğu sonucuna varıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmemiştir. (Ankara 20. İdare Mah. 2018/7599 E.)” vb. gerekçelerle açılan davalar reddedilebilir.

 

Av. Ramazan Sertan Safsöz

Yorumlar

Bir Yorum Yazın