Herkese merhabalar,
Türk Ceza Kanununda yer alan ve yargılamalarda sıkça karşılaşılan suç tiplerine ilişkin makalelerimize devam ediyoruz. Bir önceki makalemizde TCK m. 102’de yer alan cinsel saldırı davaları hakkında bilgi vermiştik, merak eden okurlarımız ve meslektaşlarımız göz atabilir. Bugün ise yine Cinsel Dokunulmazlığına karşı suçlar kısmının TCK Altıncı Bölüm m. 103’de yer alan cinsel istismar suçu ve davaları hakkında bilgiler taraf avukatlarına öneriler sunmaya çalışacağız. Konunun toplum nezdinde hassasiyeti sebebiyle anlatımlarımızı teknik / bilimsel yöntemlerle sınırlı tutup önceki makalemizde olduğu gibi mevzuattan yola çıkacağız.
TCK m. 103/1: Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması halinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır.
Öncelikle belirtmemiz gereken, cinsel istismar suçunun cinsel saldırı suçunun nitelikli ya da ağırlaştırılmış hali olmadığıdır. TCK’ya göre cinsel istismar suçu cinsel dokunulmazlığına karşı işlenen suçlar içerisinde ayrı bir düzenleme alanı bulmuş ve cezai müeyyideleri belirlenmiştir. Dolayısıyla TCK m. 102’de düzenlenen hükümler bu suçta uygulanmayacak, bu suça ilişkin nitelikli haller TCK m. 103’ün devamı maddelerinde aranacaktır.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi 8 yıldan 15 yıla kadar cezalandırılacaktır. Burada belirtilen çocuk tanımı için yine TCK devamı maddelerine bakmak doğru olacaktır. Türk Ceza Kanununa göre 15 yaşını doldurmamış olan herkes çocuktur. Bu tanım doğrultusunda, 18 yaşından küçüklerin cinsel dokunulmazlığına karşı işlenen her suç istismar olarak değerlendirilmeyecektir. Bunun ayrımı maddenin devamında yer almaktadır.
Tıpkı TCK m. 102’de olduğu gibi eylemin sarkıntılık düzeyinde kalması halinde cezanın 3 yıldan 8 yıla kadar olacağına hükmedilmiştir. Sarkıntılık düzeyine ilişkin ayrıntılı bilgi cinsel saldırı – tecavüz davaları konulu makalemizde ayrıntılı olarak yer almaktadır, göz atabilirsiniz.
Maddenin devamı cümleleri 2016 yılında yapılan değişikliklerle mevzuatımıza girmiş olup nicelik itibariyle yeni olarak değerlendirilebilir. Kanuna göre mağdurun 12 yaşından küçük olması halinde verilecek ceza; sanığın eyleminin istismar olması halinde 10 yıldan, sarkıntılık düzeyinde kalması halinde ise 5 yıldan az olamayacaktır. Konunun ehemmiyeti ve toplumda yarattığı haklı infial nedeniyle kanun koyucu, mahkemelerin takdiri indirim yetkilerini kısıtlamış, alt hadden ceza verilmesini engelleme iradesini ortaya koymuştur. Görüleceği üzere, cinsel istismar suçu TCK’da belirtilen en yüksek cezai müeyyidesi olan suçlardan biridir. Dolayısıyla hassas ve özenli bir yargılama gerektirmektedir.
TCK m. 103/1, madde devamında “Cinsel istismar deyiminden;” demek suretiyle iki alt bent eklemiş, tanımı açıklama ihtiyacı hissetmiştir.
TCK m. 103/1-a: On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
TCK m. 103/1-b: Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar anlaşılır.
Görüleceği üzere 18 yaşından küçüklere karşı girişilen her türlü cinsel eylem, cinsel istismar olarak değerlendirilmeyecektir.
CİNSEL İSTİSMARIN KOŞULLARI
Eylemin cinsel istismar olarak değerlendirilmesi için 3 ölçüt belirlenmiştir:
1- 15 yaşından küçüklerin cinsel dokunulmazlığını ihlal eden tüm eylemler,
2- 15 yaşından büyük, 18 yaşından küçük olan ancak eylemin cinsel niteliğini anlama kabiliyeti olmayan
3- 15 yaşından büyük, 18 yaşından küçük olan ancak failin cebir (örnek: bağlamak suretiyle mağduru etkisiz hale getirmek), tehdit (örnek: mağduru ya da yakınlarını öldürmekle tehdit etmek.), hile (örnek: mağduru eylemi gerçekleştirmemesi halinde hasta olacağına ikna etmek) veya iradeyi etkileyen başka bir nedene (örnek: Uyuşturucu kullanmak suretiyle mağduru etkisiz hale getirmek, ilaçla uyutmak vs.) dayalı olarak gerçekleştirilen,
Tüm cinsel davranışlar, CİNSEL İSTİSMAR SUÇUNU OLUŞTURUR.
TCK m. 103/2: Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması halinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
Yine cinsel saldırı suçunda olduğu gibi, cinsel istismar eyleminin vücuda organ ya da sair cisim sokularak gerçekleşmesi halinde ceza artırımına gidilecek, verilecek ceza en az 16 yıl hapis cezası olacaktır. Mağdurun 12 yaşından küçük olması halinde ise ceza daha da artacak, en az 18 yıl olacaktır. Vücuda organ ya da sair cisim sokma eylemine ilişkin ayrıntılı bilgiler cinsel istismar suçu konulu makalemizde anlatılmıştır.
TCK m. 103/3: Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Cinsel istismar suçunun nitelikli halleri TCK m. 103/3’de tek tek sıralanmıştır. Genelde ceza avukatları tarafından dahi yanlış anlaşılmalara konu olanlara örnek vermek gerekirse;
1- MAĞDURU ETKİSİZ HALE GETİREN KİŞİ SAYISININ BİRDEN FAZLA OLMASI YETMEZ, EYLEMİ GERÇEKLEŞTİREN KİŞİ SAYISI BİRDEN FAZLA OLMALIDIR.
2- TOPLU YA DA BİR ARADA YAŞAMA ZORUNLULUĞUNA ÖRNEK: METRO, OTOBÜS, PAZARYERİ, AVM VS. (OTELLER, TATİL YERLERİ BU KAPSAMDA DEĞİLDİR.)
3- KAN VE KAYIM HISIMLIĞINDA ÜÇÜNCÜ DERECEYE AMCA, DAYI, HALA VE TEYZE DAHİLDİR. KUZENLER DAHİL DEĞİLDİR.
4- EYLEMİ GERÇEKLEŞTİRENİN VASİ, EĞİTİCİ ÖĞRETİCİ YA DA BAKICI OLMASI YETMEZ, MAĞDURUN VASİSİ YA DA BAKICISI VS. OLMASI GEREKMEKTEDİR.
5- KAMU GÖREVİNİN VE HİZMET İLİŞKİSİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI İÇİN FAİLİN KAMU GÖREVLİSİ OLMASI YETMEZ, MAĞDURA KARŞI KAMU GÜCÜNÜ VE NÜFUZUNU KULLANMASI GEREKİR.
Yukarıdaki önemli detayların özellikle cinsel istismar davalarına bakan ceza avukatları tarafından iyi bilinmesi gerekir. Zira yanlış nitelendirme neticesinde verilen ceza yarı oranında artırılacak olup cezanın niteliksiz halinin dahi ne kadar yüksek olduğu göz önünde bulundurduğunda, hatalı bir suç nitelendirmesi sanığa haksız ve oldukça yüksek cezalar yüklenmesine yol açabilecektir.
TCK m. 103/4: Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Burada kanun koyucu, bazı hallerde ek cezai artırımlar eklemiştir. Bahsedilen birinci fıkranın a bendindeki çocuktan kasıt; 15 yaşından küçükler ile 18 yaşından küçük olmakla birlikte eylemi anlamlandırabilecek olgunluğa sahip olmayanlardır. Aynı fıkranın b bendinden kasıt ise yukarıda da anlattığımız üzere 15-18 yaş aralığında olup cebir, hile ve tehdide maruz kalanlardır. Bu kapsamdaki mağdurlara yönelik cinsel istismar eylemi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır. TCK m. 103/1-b ile bu madde arasındaki çelişki gibi görünen durum hukuk eğitimi almış her ceza avukatının dikkatini çekmiştir. Aslında burada bir çelişki olmamakla birlikte kanun sistematiğinden küçük bir uzaklaşma söz konusu olup bu durum bir başka makalede açıklanacaktır.
TCK m. 103/5: Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
Madde tıpkı cinsel saldırı suçunda olduğu gibidir. İstismar eylemini gerçekleştiren failin mağdura yönelik cebir ve şiddeti neticesinde kasten yaralama suçunun ağır neticelerinden birine de neden olması halinde, faile ayrıca kasten yaralama suçundan da ceza verilecektir. Kasten yaralama suçunun ağır neticeleri konusu da kendine özgü nitelikleri sebebiyle ayrı bir makaleye konu olacaktır.
TCK m. 103/6: Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
Madde hükmü gayet açık. Cinsel istismar eylemi neticesinde mağdur bitkisel hayata girerse ya da ölürse, fail ağırlaştırılmış hapis cezasıyla cezalandırılacaktır.
CİNSEL İSTİSMAR DAVALARI İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER, CEZA AVUKATLARININ DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR
1- Madde kapsamında mağdurların 15 yaşından küçükler, 15-18 yaşları arasında olup da gerekli olgunluğa ulaşmamış olanlar ile 15-18 yaşları arasında olup da tehdit, cebir ve hile neticesinde cinsel dokunulmazlığı ihlal edenler olduğunu söylemiştik. Burada önemli olan husus, bu kapsama giren MAĞDURLARIN RIZALARI SUÇUN OLUŞUMUNA ENGEL OLMAZ. CİNSEL İSTİSMAR SUÇU ŞİKAYETE TABİ DEĞİLDİR. Suçun herhangi bir şekilde öğrenilmesi halinde Cumhuriyet Savcılığında re’sen soruşturma başlatılır ve failler yargılanır.
2- Cinsel istismar davalarında sanığın 18 yaşından büyük olması halinde dava Ağır Ceza Mahkemelerinde, küçük olması halinde ise Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerinde görülecektir. İşbu davalar zorunlu müdafiilik kapsamındadır. Sanığın ya da mağdurun özel avukatları olmaması halinde, Cumhuriyet Savcısı ya da Mahkemenin istemiyle Baro taraflara avukat tayin eder. CMK atamasıyla tayin edilen avukatların görev sorumlulukları ifade ve duruşmalarda hazır bulunmaktan ibarettir. CMK – BARO AVUKATLARININ CEZAEVİNE ZİYARETE GİTME, SANIKLA YA DA YAKINLARIYLA İLETİŞİM KURMA, MAHKEMEDE SANIĞIN SAVUNMASINA EKLEMELER YAPMA YÜKÜMLÜLÜKLERİ YOKTUR.
3- Kovuşturma aşamasında mağdurlar çoğu zaman mahkeme salonuna getirilmez. Suç yerinin İzmir ya da başka bir yer olması fark etmeksizin Ağır Ceza Mahkemesince mağdurun yeniden beyanına başvurma zarureti hasıl olsa dahi, mağdur duruşma salonunun dışında bir odada, pedagog eşliğinde bulundurulur. Sorular çoğu zaman mağdura değil, pedagoga sorulur. Pedagog soruyu mağdura usulüne uygun olarak sorar, aldığı yanıtları SEGBİS vasıtasıyla mahkemeye bildirir. Bu tip özel salonlar İzmir gibi, İstanbul gibi büyük adliyelerde bulunmakla birlikte, özel salonu olmayan küçük adliyelerde ise mağdurun dinlenmesi sırasında sanık ve izleyiciler salondan dışarı çıkarılır. Burada önem arz eden husus, sanık ya da sanık avukatının MAĞDURA DOĞRUDAN SORU SORMA HAKKININ OLMAMASIDIR.
4- Tıpkı cinsel saldırı suçunda olduğu gibi cinsel istismar suçunda da mağdurun beyanı olağanüstü önem arz etmektedir. ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİ BU SUÇTA TAM ANLAMIYLA UYGULANMAZ. Mağdurun soyut beyanına karşı ceza yargılamasının genel ilkesinin aksine, sanığa suçun oluşmadığını ispat külfeti yüklenir. Bu durum yazılı olmasa da cinsel istismar suçlarıyla ilgili istikrarlı Yargıtay kararlarıyla ortaya çıkmış ve Mahkemelerce de benimsenmiştir.
5- Cinsel istismar davalarında tıpkı cinsel saldırı davalarında olduğu gibi, sanık yönünden mağdurun kişiliği, kimliği ya da yaşam tarzı üzerinden yapılan betimleme ve eleştiriler SANIĞA FAYDA SAĞLAMAZ. Haksız tahrik hükümleri uygulanmaz, aksine; sanığın durumunu kötüleştirir.
6- Cinsel istismar suçu kanunda en yüksek cezaları öngören suçlardan biridir. Toplumda yaygın görüşün aksine, SUÇA ÖZGÜ İYİ HAL İNDİRİMLERİ YOKTUR. Bu suçtan yargılananların, özellikle bu alanda tecrübeli uzman ceza avukatları ile çalışmaları çok önemlidir.
Konunun hassasiyeti gereği özel bilgi notu: Özel suç tiplerine ilişkin diğer makalelerimizde olduğu gibi bu makalemizde de amaç sanıklara kanuni açıkları işaret etmek ya da onları aklama gayreti göstermek değildir. Verilen bilgilerin tek amacı kutsal savunma hakkına katkıda bulunmak, sanıkların adil şekilde ve eylemlerinin kanunda yazılı hallerine göre yargılanmalarına yardımcı olmaktır. Anlatımların daha çok suçun sanığı ve avukatına öneriler sunmasının sebebi ise, özellikle mesleki faaliyetlerimizi sürdürdüğümüz İzmir’de cinsel istismar davalarına bakan avukat bulmakta zorlanılması, sanıklara ön yargı ile yaklaşılması ve bu nedenlerle etkin savunma yapabilme imkanlarının kısıtlanmasıdır. Hiç kuşkusuz mağdurun soyut beyanına gösterilen olağanüstü değer, sanık tarafın savunma alanını daraltmaktadır. Bu sebeple suçun sanıklarının suçsuz olduklarını ya da işledikleri suçun kanunda yer alan hangi madde kapsamında olduğunu bilmelerinde yarar görmekteyiz. Bir sonraki makalemiz “reşit olmayanla cinsel ilişki” üzerine olacaktır. Görüşmek üzere.
Av. Ramazan Sertan Safsöz