Göçmen kaçakçılığı suçu ve davası / İzmir Avukat

Göçmen kaçakçılığı suçu TCK m. 79'da düzenlenmiştir. Madde metni 4 alt bentten oluşumakta olup ayrı ayrı ele alma ihtiyacı hissediyoruz.

TCK m. 79/1: "Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan;

a) Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkan sağlayan,

b) Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlayan, Kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 22/7/2010 - 6008/6 md.) Suç, teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi, tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur."

 

İşbu madde suçun basit halini tanımlamakta olup suçun oluşumu için iki farklı koşuldan herhangi birinin gerçekleşmesini yeterli görmektedir. Buna göre, yasal olmayan yollardan herhangi bir yabancının Türkiye Cumhuriyet'ine girişinin sağlanması yahut herhangi bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına girmiş bir yabancının burada kalabilmesi için gerekli imkanların sağlanması da, aynı şekilde vatandaşlık ayırt etmeksizin herhangi birinin yasa dışı yollardan Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışına çıkarılması halinde de suç oluşur. Burada dikkat çekilmesi gereken husus, maddenin a bendi sadece yabancılar için geçerliyken, b bendi Türk vatandaşları da dahil herkes için geçerlidir.

 

Maddenin a fıkrasına ilişkin en çok sorulan, yasa dışı göçmenlere ev kiralayanların, TCK m. 79/1-a kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğidir. Bu hususta Yüksek Mahkemeler, ev kiralama işleminin madde kapsamında olmadığı yönünde uygulama birliği içerisindedir. Tarafımızca da, evini kiralayan kişi tarafından yabancı uyruklu kişinin Türkiye'de bulunma şeklinin yasal olup olmadığının bilinemeyeceği, bu nedenle suçun oluşamayacağı kanaati hasıldır.

 

TCK m. 79/1 uyarınca Göçmen Kaçakçılığı suçunun cezası: 5237 s. Türk Ceza Kanunu m. 79/1 uyarınca göçmen kaçakçılığı suçunun cezası, 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır. Maddenin son cümlesi uyarınca bu suçun oluşabilmesi için teşebbüs yeterli olup suçun tamamlanması aranmaz. Bir başka anlatımla, göçmenleri yasa dışı yolla yurt dışına çıkarmaya çalışan biri, amacına ulaşamadan kolluk tarafından yakalansa dahi teşebbüs hükümleri uygulanmaz, kanunda belirtilen madde kapsamında yargılanır ve cezasından herhangi bir indirim yapılmaz.

 

Göçmen Kaçakçılığı suçunun nitelikli halleri:

 

TCK m. 79/2: "Suçun, mağdurların;

a) Hayatı bakımından bir tehlike oluşturması,

b) Onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenmesi, hâlinde, verilecek ceza yarısından üçte ikisine kadar artırılır."

 

22.07.2010 tarihinde eklenen bu düzenleme ile göçmen kaçakçılığı suçunun nitelikli hali tanımlanmıştır. İşbu maddeye göre, göçmenlerin yasa dışı şekilde ülkeye sokulması ya da ülkeden çıkarılması aşamasında hayati bakımdan bir tehlike oluşmasına imkan tanınması ya da onur kırıcı bir muamele olması halinde, verilecek ceza yarısından üçte ikisine kadar artacaktır.

 

Yasa dışı göçmenlerin deniz aşırı sevkiyatları için deniz koşullarına uygun olmayan botların kullanılması maddenin a bendine örnek olurken, kara sevkiyatlarında çöp kamyonlarının kullanılması gibi kişilerin onuru kırıcı muamemeler maddenin b bendine örnek gösterilebilir.

 

TCK m. 79/3: Bu suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek cezalar yarı oranında artırılır.

 

Yine 22.07.2010 tarihinde eklenen işbu maddeye göre, suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, cezalar yarı oranında artacaktır. Burada en çok tartışılan, örgütün tanımı ve hangi koşullarda örgütlü suçun sübut ettiği hususudur. Öncelikle kanun metninde yer alan örgüt tanımının, TCK m. 220'de yer alan örgüt olduğunun altını çizmek isteriz. TCK m. 79/3 hükmünün uygulama bulabilmesi için öncelikle TCK m. 220 uyarınca bir suç örgütünün varlığı tespit edilmelidir. Suç örgütlerine ilişkin detaylı bilgi için ilgili makalelerimize göz atabilirsiniz.

 

Bununla birlikte altını çizmek istediğimiz husus, birden fazla kişi tarafından göçmen kaçakçılığı suçunun işlenmesi tek başına TCK m. 79/3 hükmünün uygulanması için yeterli olmayacağıdır. Bu durumda iştirak hükümleri geçerli olacak, suçun nitelikli hali değil basit hali uygulanacaktır.

 

Göçmen Kaçakçılığı suçunun yargılaması hangi mahkemede (görevli mahkeme) görülür:

 

Göçmen kaçakçılığı suçunun yargılamasında, TCK m. 79/1 hükümlerinin uygulanması halinde görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Suçun nitelikli hali olan TCK 79/3 için yapılacak yargılamada ise görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesi olacaktır.

 

Göçmen Kaçakçılığı suçunda el konulan araçların hukuki durumu (Malen sorumluluk):

 

Pratikte sıkça, göçmen kaçakçılığı suçunun mahiyeti gereği suçun işlenmesinde kara ya da deniz araçlarının kullanılması, yakalama esnasında ise bu araçlara Savcılıklarca el konulması ve açılan davalarda da müsadere istenmesi görülmektedir. Savcılıklarca el konulan ve yargılamalarda müsaderesi istenen bu araçlar için iki farklı durum söz konusudur.

 

İşbu araçların sahiplerinin göçmen kaçakçılığı eylemini gerçekleştiren kişilerden biri olduğu ya da  sahibi olmasa bile işbu aracın göçmen kaçakçılığı suçunda kullanılacağının bilindiği / bilinebileceği kanaatinin hasıl olması halinde, aracın suçta kullanılan eşya olarak kabulü ile müsaderesine (devletleştirilmesine) karar verilir. Araç sahibinin eylemi gerçekleştiren kişilerden biri olmaması ve aracın da bu eylemde kullanılacağının bilinmemesi / bilinmesinin mümkün olmaması halinde ise aracın sahibine iadesi gerekmektedir. Bu hususun tespiti ise yargılama gerektirdiğinden, çoğu zaman bu araçlar uzun yargılama süreçleri boyunca el konularak yedieminlerde bekletilmektedir.

 

Göçmen Kaçakçılığı suçuna ilişkin örnek Yüksek Mahkeme kararları:

 

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi 2024/1796 E. 2024/1927 K. sayılı ve 07.06.2024 tarihli oldukça güncel kararında, el konulan ve müsaderesi istenen araca ilişkin olarak "...Sanıklar .... Balaban ve .... Korkut Karabulut hakkındaki mahkumiyet hükmüne karşı sanıklar müdafilerinin ve aracın müsaderesine yer olmadığına ilişkin karara yönelik o yer C. Savcısının istinaf başvuruları yönünden; HTS kayıtlarına göre sanıkların göçmenleri taşıyan araç sürücüsü .... ile çok sayıda görüşmelerinin olması, sanık ....'in ikrara yönelik savunmaları ve suç saatlerinde cep telefonunun Tekirdağ ve çevresinden sinyal alması, sanıklar .... ile ....'in sanık .... aleyhindeki beyanları gözetilerek, araçla ilgili olarak da iyiniyetli 3. şahıs konumundaki malen sorumlunun bu aracın kendisi tarafından kredi çekilerek taksitlerinin ödenmekte olduğuna, servis taşımacılığı yaptığına ilişkin savunmalarına ilişkin belgeler sunması ve Mahkemenin takdirine göre aracın müsaderesine yer olmadığına, karar verilmiş, sanıkların suçunun sübutunun kabul edilip, eylemleri olayın niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde nitelendirilerek vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı takdiri indirim nedeninin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunda bulunan sanıklar müdafileri ile o yer C. savcısının ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla CMK'nın 280/1-a maddesi gereğince İSTİNAF BAŞVURULARININ ESASTAN REDDİNE" yönünde hüküm tesis etmiş ve aracın sahibine iadesine yönelik verilen kararın doğru olduğunu belirtmiştir.

 

Van Bölge Adliye Mahkemesi 2023/592 E. 2023/430 K. sayılı ve 05.05.2023 tarihli kararında "... Suç tarihi olan 13/11/2022 tarihinde .... Mahallesi Güllük 1.Sokak No:45 İpekyolu/Van adresinde yapılan aramada 20 göçmen şahsın tespit edildiği, bahse konu adreste sanık ...'ın suç üstü yakalandığının kabul edildiği somut olayda sanık ...'nin oğlu olan diğer sanık ...'ın göçmen kaçakçılığı suçunu iştirak hâlinde işlediklerinden bahisle cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılması, sanıkların üzerilerine atılı suçu kabül etmemeleri karşısında Sanık ...'ın beyanlarında kendisinin göçmenlerin yakalandığı eve babasıyla kavgalı olduğu için çok gitmediğini, genel olarak günlük kiraladığı evlerde ve işlettiği kafede kaldığını, göçmen şahısların ifadelerinde sanık ...'ın göçmen şahıslara yiyecek temin ettiği göçmen şahıslara 400 TL karşılığında sim kart sattığı, diğer sanık ...'ye göçmen şahıslara yer ayarlaması ve yiyecek vermesi için talimat verdiği yönündeki beyanları Sanık ...'nin bayanlarında ise; Olay günü ve saatinde kıyafetlerini almak için 2. kata çıktığında evinde göçmenlerin olduğunu gördüğünü, oğlu Muhammed'e göçmenleri kimin getirdiğini sorduğunda o da kendisine kimin getirdiğini bilmediğini söylediğini, göçmenlerin eve kim tarafından getirdiğini bilmediğini, göçmenlerin beyanlarında yer alan kendisinin göçmenlere ekmek ve yoğurt verdiği iddiasını kabul etmediği yönündeki beyanlar karşısında Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 20.10.2009 tarihli ve 2009/1-85 Esas - 2009/242 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere, aynı eylemin failleri olarak yargılanan sanıklardan birinin savunulmasının diğer sanık ya da sanıklar yönünden savunmada zafiyet yarattığı durumlarda sanıklar arasında menfaat çatışması bulunduğunun kabulü gerektiği anlaşılmakla, aynı eylemin failleri olarak yargılanan sanıklar ... ve oğlu sanık ...'ın aynı müdafi tarafından savunulmasının sanıkların birbirleri açısından savunmada zafiyet oluşturacak olup sanıklar arasında menfaat çatışması bulunduğundan, sanıkların savunmalarının ayrı müdafiler tarafından yapılmasının zorunlu olduğu, bu bağlamda sanıkların kendilerine ayrı birer müdafi seçmeleri hâlinde seçilen müdafilerin, müdafi seçebilecek durumda olmadıklarını beyan etmeleri hâlinde ise iradelerinin kendilerini müdafi ile temsil ettirme yönünde olduğu da göz önünde bulundurularak CMK'nın 150/1. maddesi uyarınca görevlendirilecek müdafinin aynı Kanun'un 188/1. maddesi uyarınca duruşmalarda hazır bulunması gerektiği gözetilmeden hükümler kurulmak suretiyle 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 38/1, CMK'nın 150/1, 152 ve 188/1. maddeleri delaletiyle 289/1-e maddesine aykırı davranılması, Kabule göre de; Göçmenlerin barındırıldığı yapının fiziki şartları ve yaşamsal ihtiyaçlar göz önüne alındığında suçun göçmenlerin onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlendiği sabit olmamasına rağmen sanıklar hakkında TCK'nın 79/2-b maddesinin uygulanmaması gerektiği gözetilmemek suretiyle fazla ceza tayini, Van Cumhuriyet Başsavcılığı Adli Emanetinin 2023/157 emanet sırasında kayıtlı dijital metaryallerin akıbetine yönelik bir karar verilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafisinin istinaf itirazları bu yönleri ile yerinde olduğundan hükümlerin CMK'nın 280/1-e maddesi uyarınca BOZULMASINA..." yönünde hüküm tesis etmiştir.

 

Daha fazla içtihat ve detaylı bilgi için danışmanlık hizmeti almanızı öneririz.

 

Av. Ramazan Sertan Safsöz

Yorumlar

Bir Yorum Yazın